Mide Kanseri
4 Ağustos 2020
Kalın Bağırsak Kanseri
4 Ağustos 2020

Meme kanseri kadınlarda görülen kanser tipleri arasında birinci sırada yer almaktadır. Hayat boyu her 8 kadından birinin kansere yakalanma riski vardır. Meme kanseri, meme dokusundaki hücrelerden gelişen kanserlerdir.

Meme dokusunun herhangi bir yerinden kaynaklanabilir. En sık görülen tipi; meme kanallarından kaynaklanan “duktal” kanser denen kanserlerdir. Süt üreten bezlerden köken alan “lobüler” kanserler de sık görülür. Ayrıca diğer dokulardan kaynaklanan daha nadir medüller, tübüler, müsinöz gibi tipleri de vardır.

Risk Faktörleri

Meme kanseri gelişiminde bilinen en önemli risk faktörleri şunlardır;

  • Obez veya aşırı kilolu olmak
  • Yeterli fiziksel aktivite yapmamak
  • Alkol kullanımı
  • İlk doğum yaşı 30’dan sonra olanlar veya hiç doğum yapmamış olanlar
  • İlk adet yaşı: İlk adetini erken yaşlarda görenler, yaşam boyu daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı risk artmaktadır.
  • Menopoz yaşı: Menopoz bilindiği gibi kadının adetten kesildiği, doğurganlığının sona erdiği dönemdir. İleri yaşta (>55 yaş) menopoza girme meme kanseri riskini arttırmaktadır. Burada da etken uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmadır.
  • Kadın cinsiyet, ileri yaş
  • BRCA-1, BRCA-2 mutasyonları gibi bir takım genetik değişiklikler
  • Meme kanseri öyküsünün bulunması
  • Göğüse radyoterapi almış olmak
  • Bazı iyi huylu meme hastalıkları (fibroadenom, papillomatosis, gibi)
  • Ailede meme kanseri öyküsü olması: Annesinde, anne tarafından akrabalarında, teyzesinde ve ve/veya kız kardeşinde meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri gelişmesi riski normal toplumdan daha fazladır.

Belirtiler

Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi, memede ağrısız, zamanla büyüyen bir kitlenin hissedilmesidir. Ancak, hastaların çok azında ağrı da belirtilere eşlik edebilir.

Daha nadir olarak memede çekintiler, deride kalınlaşma, şişlikler, deride tahriş ya da bozulmalar ve meme ucunun hassaslaşması ya da içe dönmesi de dahil olmak üzere meme ucu belirtileri yer almaktadır. Sanıldığının aksine ağrı ve kanlı akıntı ileri evrelerde ortaya çıkmaktadır.

Tanı:

Erken evrede meme kanserleri diğer kanser çeşitlerinde olduğu gibi ileri dönemlere gelene kadar belirgin bir belirti vermeyebilir. Erken teşhiste en önemli faktör, kişinin bu konuda bilinçlendirilmesidir. Bu nedenle, meme kanserinin erken tanısı için önerilen kontrol programlarını uygulamanız çok önemlidir. Meme kanserine erken evrede tanı konması, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını arttırır. Erken tanı için üç temel yöntem uygulanabilir. Bunlar; evde kendi kendine yapılan meme kontrolleri (Kadınların 20 yaşından sonraki dönemde, her ay memelerini kendi kendilerine muayene etmeleri gereklidir). Meme dokusu içerisinde herhangi bir şüpheli kitle ele geldiğinde vakit geçirmeden doktora başvurunuz. Ayrıca 40-69 yaş arası kadınların 2 yılda bir mamografi tetkiklerini yaptırmaları gerekmektedir.

Tarama:

Normalde 20 yaşından sonra meme muayenesi ve yılda bir kez doktorda meme muayenesi yaptırmanız önerilir. Bu nedenle, erken dönemde hastalığın yakalanması için kadınların bilgi sahibi olması gereklidir. 50 yaşından sonra 2 yılda bir mamografi çekilmesi önerilmektedir. Ulusal kanser tarama programı önerilerine göre ülkemizde uygulanan meme kanseri tarama protokolü aşağıda yer almaktadır.

  • 20-40 yaş arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi
  • 40-69 yaş arası; Ayda bir kendi kendine meme muayenesi, iki yılda bir mamografi çekilmesi gerekmektedir.

Meme hacmi ve yoğunluğu

Memeler genellikle birbiriyle aynı boyutta değildir. Ayrıca ayın farklı zamanlarında farklı olabilir, örneğin, adet dönemlerinin hemen öncesinde kitleler hissedilebilir. Daha genç kadınların memelerinde onları daha sıkı yapan daha fazla glandüler doku bulunmaktadır. Bir kadın menapoza girdiğinde glandüler doku yavaş yavaş memenin sıkılığını kaybettirecek yağ ile yer değiştirmeye başlar.

Lenf düğümleri

Koltuk altları lenf düğümleri olarak da bilinen çok sayıda lenf bezine sahiptir. Bunlar lenfatik sistemin bir parçasıdır. Lenfatik sistem; bir lenf bezi ağından oluşmakta ve lenf damarları adı verilen ince kanallar ile vücuda bağlanmaktadır. Lenf; lenfatik sistem boyunca akıp damar içine boşalan sarı bir sıvıdır. Bu sistem, atık ürünlerinin vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı olmaktadır.

Lenf bezleri kanser tedavisinde önemlidir, çünkü tümörden ayrılan herhangi bir kanser hücresi lenf tarafından en yakındaki lenf bezine taşınabilmektedir. Eğer kanserseniz ancak lenf bezlerinizde herhangi bir kanser hücresi yoksa kanserinizin yayılma olasılığı daha azdır.

Meme kanseri farkındalığı neden önemlidir?

Meme kanserinin tanısı ne kadar erken konursa, tedavi edilmesi o kadar kolay ve iyileşme şansı da o kadar yüksek olur. Memeyi tanıma basit anlamıyla, memelerinizin normalde nasıl göründüğünü ve ayın farklı zamanlarında nasıl hissettiğinizi bilmek anlamına gelmektedir. Memeleri kontrol etmenin en kolay yolu duş ya da banyo sırasında muayene etmektir. Karşı el ile memelerin her biri koltuk altına kadar muayene edilmelidir. Meme farkındalığı ile ilgili beş noktaya dikkat edilmelidir:
Sizin için neyin normal olduğunu bilin
Bakın ve hissedin
Hangi değişiklikleri aradığınızı bilin
Herhangi bir değişikliği zaman kaybetmeden bildirin
Davet edildiğinizde meme taramasına katılın

Hangi durumlarda doktora gecikmeden gitmek gerekir?

  • Herhangi bir yaşta, memede sabit ve sert bir kitle
  • 30 yaş ya da üzerindeki kadınlarda, yumrunun bir sonraki adet periyodundan sonra kaybolmaması
  • Menapoz sonrası ortaya çıkan bir kitle  Göğsündeki yumru gittikçe büyüyen, sabit ve sert olan 30 yaş altındaki kadınlar ya da meme kanseri açısından güçlü bir aile öyküsüne sahip olmak gibi endişeleri olan kadınlar
  • Daha önce meme kanseri yaşamış ve bir kitle ya da diğer şüpheli belirtiler yaşayan kişiler
  • Meme ucundan birinde ya da çevresinde (çok nadiren) tedaviye cevap vermeyen kızarıklık
  • Son zamanlarda içeri dönmüş meme ucu (ters dönmüş)
  • Belirgin bir neden olmaksızın meme ucundan kanlı akıntı
  • Meme ucunun şeklinde ya da çevreleyen alandaki değişikliklerle birlikte ya da tek başına seyreden, meme ucu altında sert bir kitleye sahip 50 yaş ya da daha üstündeki erkekler

Meme Kanseri Cerrahi Tedavisi

MASTEKTOMİ

Meme kanseri tedavisinde meme koruyucu cerrahi yöntemlerinden önce en sık kullanılan yöntem olarak kullanılmakta idi. Günümüzde daha çok meme koruyucu cerrahi tercihedilmektedir. Mastektomi, meme dokusunun meme başı ve cildiyle birlikte memenin tümüyle alınmasıdır. Meme koruyucu cerrahinin uygun olmadığı durumlarda tercih edilir. Hastada koltukaltı lenf nodu tutulumu olduğunda koltukaltı lenf bezlerinin büyük bir bölümünün çıkarılması yöntemi uygulanır. Meme kanserinin en bilinen klasik cerrahi tedavi yöntemidir. İyi bir lokal kontrol sağlar; tümörün tekrar etme riski düşüktür. Ameliyat sonrası hastanın patoloji raporuna göre kemoterapi ve/veya radyoterapi uygulanabilir.

MASTEKTOMİ KİMLERE UYGULANIR?

Geçmişte yaygın olarak tercih edilse de günümüzde meme koruyucu cerrahinin uygun olmadığı büyük çaplı ve/veya memede yaygın dağılım gösteren (birden çok odaklı tümörler) tümörlü hastalar için mastektomi tercih edilebilir.

Bazı hastalar meme koruyucu cerrahi için uygun değildir. Bunlar:

  • Radyoterapi alamayacak hastalar (daha önce memeye veya göğüs duvarına radyoterapi almış olmak),
  • Tekrarlayan cerrahiler sonrası cerrahi sınırda tümör devamlılığı olması,
  • BRCA gen mutasyonu olanlar,
  • Memenin değişik yerlerinde birden fazla tümör olması (multisentrik tümör),
  • Bazı bağ dokusu hastalıkları olması (skleroderma ve sistemik lupus eritematozus gibi).

Bu durumda ise memenin tamamı çıkarılarak, meme başı korunarak eş zamanlı onarım yapılan yöntemler aynı seansa yerine meme rekonstrüksiyonu yapılması son yıllarda giderek yaygınlaşan bir yaklaşım olmuştur. Bu amaçla meme derisi korunarak memeye doku genişletici veya direkt olarak silikon protez konulabilir.

MEME KORUYUCU CERRAHİ

Erken tanı yöntemleri, kadınların meme kanseri hakkındaki farkındalığının artması, hastalığın erken evrelerde yakalanması, meme koruyucu cerrahinin uygulanmasını sağlamaktadır

Hastanın ve tümörün uygunluğu durumunda meme kaybına karşı önerilen ameliyat şekli, memenin bir bölümünün korunarak yapılan meme koruyucu cerrahi kanserli dokunun çevresindeki doku ile birlikte çıkarılmasıdır. Memedeki kitle/meme oranı estetik bir sonuca uygunsa tümörle birlikte (sağlam sınırlarla) memenin bir kısmı çıkarılır. Bu durumda eğer tümör memeye göre orantı olarak büyükse meme koruyucu cerrahi kozmetik olarak hastanın istediği sonucu vermeyebilir. Memede şekil bozukluğu olmaması için onkoplastik cerrahi yöntemler uygulanarak daha estetik bir görünüm elde edilebilir. Ameliyatta muhakkak koltukaltı lenf yayılım durumu da değerlendirilir.  Koltuk altında nöbetçi lenf nodunda metastaz var ise koltuk altı bezleri çıkarılır.

Ayrıca unutulmaması gereken bir diğer konu da meme koruyucu cerrahiden sonra hastanın mutlaka ışın alma (radyoterapi) gerekliliğidir. Çünkü radyoterapi ile aynı memede tümörün tekrarlaması belirgin oranlarda azalmaktadır. Tüm bu tedavi bir bütün olarak meme koruyucu cerrahi olarak adlandırılır.

Tümörün patolojik değerlendirilmesi neticesi ortaya çıkan özelliklere göre de hastaların kemoterapi ve hormonoterapi planlanır.