Tanım olarak gastrointestinal sistemde hücresel ve moleküler sinyallleri etkileyerek, enerji dengesi, beslenme alışkanlığı ve metabolik bozukluklarda fizyolojik düzelme sağlayan değişikliklere yol açan cerrahi girişimlerdir.
Obezite zemininde ortaya çıkan diyabetin, obezite cerrahisi uygulandıktan saatler sonra düzelmeye başlaması şeker hastalarının önünde yepyeni ufuklar açmıştır. Çünkü bu ameliyatlardan sonra hastalar henüz kilo vermeye başlamadan bile kan şekerleri normale geliyor, insülin kullanmalarına gerek kalmıyor, tansiyonları düzeliyor ve kan yağları düzene girmeye başlıyor. Bu değişikliklerin ameliyatların vücutta yarattığı hormonal düzenleme ve kuvvetli etki ile ilişkili olduğu düşündürdü. Bunun sonucunda metabolizma cerrahisi terminolojisi hayatımıza girdi.
Tip 2 Diyabet (Erişkin Şeker Hastalığı) olan hastaların büyük çoğunluğunda altta yatan neden obezitedir. Hangi derecede olursa olsun obezite erişkin yaşta ortaya çıkan Şeker Hastalığı’nın (Tip 2 Diyabet) en önemli tetikleyicisidir. Obezite tedavisi, Tip 2 Diyabet yada Erişkin Şeker Hastalığı tedavisinin anahtarıdır. Cerrahi tedaviden saatler ve günler sonra yani hastalar henüz kilo kaybetmeden olumlu etkiler ortaya çıkmaktadır. Bu etkileri nedeniyle obezite ameliyatları günümüzde artık Metabolik Cerrahi olarak adlandırılmaktadır. Metabolik ve Bariyatrik Cerrahi ile şeker hastalığı (diyabet) uygun hastalarda tama yakın ve kalıcı şekilde tedavi edilebilmektedir. Uygun hastalarda metabolik cerrahi, şeker hastalığında bilinen tüm tedavilerden çok daha hızlı ve etkin bir tedavi sağlar.
Vücut kütle indeksi 35 kg/m2 ve üzerinde olan diyabetli hastalarda, bariyatik ve metabolik cerrahi ameliyatları hastaların daha kilo vermeden kan şekerlerini ve yandaş sorunlarını düzeltmektedir. Bu bulgular VKİ > 35 kg/m2 üzerinde olan şeker hastalarında metabolik cerrahiyi tedaviler arasında en etkili tedavi olarak üst sıraya yerleştirmiştir.
Günümüzde tip 2 diabet tedavisinde cerrahi alternatifler çoktur, cerrahın deneyimi ve endokrinoloji uzmanının onayı ile ameliyat seçimi yapılır. Sleeve gastrektomi, gastrik by-pass, mini gastrik by-pass, duedenal switch, bilio-pankreatik diversiyonlar, SADİ ameliyatı ve ileal bipartisyon ameliyatları uygulanan yöntemlerdir. Bu yöntemlerde hastada insülin direncinin kırılması, pankreası tetikleyen hormonların ön plana çıkarılması, uygun kiloya erişim ve adipoz doku azaltılması amaçlanarak hastanın diabet hastalığından tamamen ya da kısmen kurtulması amaçlanır.
Ancak unutulmaması gereken en önemli konu, Tip 2 diabet hastalığı nedeni tam bilinmeyen, kronik ve kesin tedavisi olmayan bir hastalıktır. Dolayısı ile her hasta bu ameliyatlardan fayda görmez. Son yıllarda kamuoyu bilgilendirmelerinde yapılan hatalar sonucu tüm hastalarda tip 2 diabet ameliyat ile düzeltilir algısı oluşmuştur. Bu yanlış bir algıdır. Hasta seçimi çok önemlidir ve hastaların bu konuda doğru ve dürüst bilgilendirmeleri çok önemlidir.
SONUÇ olarak;
Halen dünyada ve ülkemizde çeşitli şişmanlık ve diabet ameliyatları yapılmaktadır, ama her hastanın ameliyatının başarılı olacağı, hepsinin aynı hızla kilo vereceği ve eski zayıf görüntülerine mutlaka kavuşacağı anlamına gelmemektedir. Bu durum metabolizmayı etkileyen genetik yatkınlıktan, beslenme alışkanlığına, çevresel faktörlere kadar çok faktörlüdür. Ameliyat kararında hastaya uygun ameliyat tekniğinin seçilmesi obezite cerrahına düşen en önemli görevdir. Cerrah ile hasta konuşarak ameliyat ile ilgili kararı ortak verirler. Ameliyattan sonra hastaların diyetlerine kesinlikle uymaları, spor programlarına uyumlu olmaları, belirtilen egzersizleri ihmal etmemeleri ve kontrollerine aksatmadan gitmeleri gerekmektedir.